10 LİRANIN ARKASINDAKİ ADAM

(Bu yazı 17 Ağustos 2020’de matematiksel.org sitesinde yayımlanmıştır)

Bilim adamları, yaptıklarıyla günlük hayatımızı değiştirseler de günlük hayatta tanınmazlar. Kitlesel medya organlarında onları göremezsiniz. Bugün matematikte kullanılan “Boole Cebiri”ni borçlu olduğumuz İngiliz matematikçi George Boole hayattayken kimsenin tanımadığı biriydi. Ölene kadar matematik çalıştı ve 1848 yılında yayınladığı “Mantığın Matematik Analizi” adlı çalışmasıyla ölümsüzler arasına katıldı.

Onun Türkiye’deki meslektaşları da tanınmıyordu.

Cahit Arf  1997 yılında öldüğünde İstanbul Üniversitesi’nde büyük bir tören düzenlenmişti. Törene Erdal İnönü de katılmıştı ve herkes son derece üzgündü. Ertesi gün onun cenaze haberi bir-iki gazetede küçük bir ölüm haberi olarak duyuruldu.

Oysa Cahit Arf, matematik dünyasına  “Arf Teoremi”ni bırakan büyük bir bilim adamıdır.

Cahif Arf sadece Türkiye’de değil, Amerika’da da çalıştı. Kaliforniya Üniversitesi‘nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. Çok sayıda yabancı üniversiteden teklif almasına rağmen kendi isteğiyle Türkiye’ye döndü ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne atandı.

1983-1989 yılları arasında “Türk Matematik Derneği”nin başkanlığını yaptı. 1964 yılında Tübitak’ın ilk bilim kurulu başkanı oldu.

Arf, 1943’te İnönü Armağanı‘nı ve 1974’te TÜBİTAK Bilim Ödülü‘nü kazandı.

Ölümünden 7 yıl önce, onuruna Silivri’de uluslararası bir sempozyum düzenlendi.  Türkiye’nin ve Avrupa’nın önemli matematikçileri onun için toplandı ve hakkında konuşmalar, sunumlar  yaptı.

Cahit Arf, 1997 yılının Aralık ayında hayatını kaybetti. İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt’taki rektörlüğünde düzenlenen o törene ben de katıldım ve bundan onur duyuyorum.

Ona göre matematik bir meslek değil, bir yaşam biçimiydi. Yaşamı şekillendiren ve doğayı dönüştüren güç de matematik değil midir ?

Hoca, “matematik tıpkı resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır” diyerek, bu eşsiz bilim dalının sanatsal yönünü vurgulayarak farklı bir matematikçi olduğunu ortaya koymuştur.

Her uğraşıda olduğu gibi bilim ve sanatta da farklı olabilmek, olgulara farklı yaklaşabilmekle mümkün oluyor. Cahit hoca hayatı boyunca o farkı yarattı ve yaşattı.

Tıpkı yaşadığı dönemde George Boole’u sokakta kimsenin tanımadığı gibi  Cahif Arf hocayı da  -kuşkusuz matematikçiler dışında-  kimse tanımaz. Onların basit ve sade hayatları kimsenin ilgisini çekmez.  Herkesle birlikte sıradan bir hayat yaşar, evlerine gidip yemeklerini yer ve uyurlar. Ama mütevazı hayatlarında hiçbir boşluğa yer yoktur ve olağanüstü  zekaları ölene kadar çalışır. Büyük adamları büyük yapan şey, kendi istekleriyle yaşadıkları sade hayat değil midir zaten ?

Cahit Arf hocayı hiçbir zaman unutmayacağız.

Yine de onu anımsamakta güçlük çeken değerli okurlar için küçük bir ipucu vereyim:    

Bugün 10 Türk Lirası’nın arka yüzünde onun resmi bulunmaktadır.