BAHA TEVFİK’İN ANARŞİZMİ

Baha Tevfik, Osmanlı aydın geleneğine pek uymayan cesur bir polemikçiydi ve son derece cesurdu.

Baha Tevfik cesurdu, çünkü ülkeye nefes aldırmayan istibdat rejimine karşıydı. Cesurdu çünkü toplumun yerleşik değerlerini gözünü kırpmadan eleştirirdi. Kurtuluşun toplumcu fikirlerde yahut ümmetçilikte değil, bireycilikte ve bireyin iyi yetiştirilmesinde olduğunu savunuyordu.

“İçtimai hayatta en mühim esas bireydir. Bireyin terbiyesi ve bireydeki kuvvetin neticesi hakimiyet-i milliyeyi doğurduğu gibi, bireyin ezilmesi ve sönmesi de istibdadı doğurur” der.

Baha Tevfik, bireyin haklarına ve fikir hürriyetine aldırış etmeyen her hükümetin istibdad hükümeti olduğunu özellikle vurgular. Onun felsefesinde bir ülkenin ahlak ve adabına, hareket ve davranışlarına hatta halkın mizacına bile bireysel felsefi fikirler yön verir. Louis Büchner, Frederich Nietzsche, Ernst Haeckel ve Odette Laguerre gibi yazarlar da onun düşüncelerine yön vermiştir. Bu yazarlardan yaptığı çeviriler bugün de okunabilir.

“Türklüğü kurtaracak şey mutlaka bir gaye-i hayaldir. Bu hayal, Avrupalılaşmak, medeni ve terakki etmiş olmak hayalidir. Bu gaye-i hayali milletimize değil, milletimizi bu hayale yaklaştırmalıyız.” [1]

Bu ve benzer fikirleriyle Baha Tevfik “Batıcı” suçlamalarına maruz kalır. Cemil Meriç “Aydınların Dini: İzm’ler” başlıklı yazısında Baha Tevfik’i Abdullah Cevdet, Celal Nuri ve Sabahattin Bey ile birlikte zikreder ve onları “Avrupa’yı mabet edinmekle” suçlar.[2]

Toplumdaki taassubu kıyasıya eleştirdiği yazı ve makalelerinde Tevfik, bireysel materyalizmi över ve Türk toplumunun genelde ilkesiz ve ahlaktan yoksun olduğunu savunur. Hem yaşadığı dönemde  hem de öldükten sonra muhafazakar kesimin “ateist” suçlamalarına maruz kalır. İslam Ansiklopedisi’nde konuya ilişkin maddeyi yazan Abdullah Uçman, Baha Tevfik’i topluma en radikal gelen görüşleriyle tanıtır ve onun “materyalizmi bayraklaştırmaktan çekinmediğini” söyler. Uçman şöyle yazmıştır:

Ferdiyetçiliğin temsilcisi olmamakla beraber kadının toplumdaki yeri ve eşitliği, evlilik ve aile kurumu, metafizik düşünce, boş inançlar, din, felsefe ve insan ilişkileri gibi konuları ele alarak incelemiş ve bu konuları çeşitli açılardan tenkide tâbi tutmuştur. Türk fikir hayatında ona gelinceye kadar ateizmi savunan, dine ve dince mukaddes sayılan şeylere karşı sistemli bir şekilde hücum eden çok az kimse vardır.”[3]

Baha Tevfik yazılarında anarşizmi de savunur ama bunu kendi bireyci felsefesiyle yapar.

Toplumun yerleşik fikir ve değerlerine meydan okuyan insanın gerçekten özgürleşeceğini savunan Tevfik, bunu “anarşizm” olarak tanımlar ve şöyle der:

“Bu anarşizm şu anda başlangıç halinde bulunan usulsüz, kuralsız bir anarşizm değil, tabiata ve doğallığa uygun bilimsel ve gerçek bir anarşizmdir. Geleceğin anarşistliği kendi gerçek halini bulunca yıkıcı değil bilakis yapıcı olacaktır. [4]

Baha Tevfik hakkındaki en kapsamlı çalışmayı “Baha Tevfik’in Hayatı, Edebi ve Felsefi Eserleri Üzerinde Bir Araştırma” kitabıyla Rıza Bağcı yapmıştır.

Ünlü hikaye yazarı Ömer Seyfettin’e İzmir’de bulunduğu dönemde Fransızca öğreten kişi Baha Tevfik’tir.

 

[1] Baha Tevfik. “Felsefe-i Ferd” Altıkırkbeş Yayınları. İstanbul 2017.  S.82

[2] Cemil Meriç. “Bu Ülke” İletişim Yayınları. 43.Baskı. İstanbul 2014. S. 176

[3] Abdullah Uçman. “Baha Tevfik”. Cilt: 04 Sayfa: 453 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi.

[4] Baha Tevfik. Age. s.109