ASIL İSTANBUL BUYMUŞ

“İstanbul ne zaman bu hale geldi” diye sorulduğunda eskilerin vereceği yanıtlar birbirine yakındır. Yaşı ilerlemiş olanlar kentin 60’lı yıllardan itibaren bozulmaya ve kalabalıklaşmaya başladığını, 80’li yıllardan itibaren siyasi çıkarlar ve rant uğruna tamamen plansızlaşarak yok olduğunu söylerler. Bugün gelinen noktada İstanbul, ekonomik kaygılarla göç eden insanların doldurduğu ‘kimseye ait olmayan kent’ kimliğindedir. Bayram tatillerinde şehrin tamamen boşalması bu durumu net şekilde gözler önüne seriyor. Şehri yöneten ilçe belediyelerinin büyük bölümünde, İstanbul’un eski ruhundan, şehir planlamasından, mimari estetikten ve tarih bilincinden yoksun insanlar görev yapıyor.

Geçtiğimiz günlerde açılan “Kadıköy, 1900 seneleri” adlı kartpostal sergisi, İstanbul’un içler acısı halini bize bir kere daha düşündürttü. Yedi kuşaktır Kalamışlı olan Seyhun Binzet, yıllardır topladığı kartpostallarla çarpıcı bir sergi oluşturmuş. Sahip olduğu koleksiyondan seçtiği 60 resmi, İstanbulseverlerin dikkatine sunmuş.

İnsan kartpostallara bakarken belgesel izliyormuş gibi oluyor. Hepsi siyah-beyaz olan fotoğraflardaki ruh estetiğini görünce “eskiden böyle miymiş” diyoruz. Evet, böyleymiş. Kadınlar Moda Plajı’ndan denize giriyormuş. 1900’lü yılların başında Kalamış’ta cıvıltılı kürek yarışları düzenlenirmiş. Eski adı “Delcardo” olan Yusuf Kamil Paşa sokağında gençler elele yürürmüş. Moda’nın çayırlarında kriket ve bowling oynanırmış. Saint Joseph Lisesi’nin yanındaki manastırda Karmelit rahibeleri sebze yetiştirirmiş.

“Burası Türkiye içinde başka bir yerdi” diyor Seyhun Binzet:

“Daha çok ekaliyet mensupları (azınlıklar) otururdu Moda, Kalamış ve civarında. Zamanla oturanların profili değişti. Yine de güzel yerlerdir buraları. Yıllardır biriktirdiğim kartpostallarla insanlara o günleri anlatmak istedim”

Binzet ilk Kadıköy kartpostalını babaannesi sayesinde görmüş. Onun vefatından sonra kartpostal biriktirmeye devam etmiş. Sahaflardan, Atina’dan ve en çok da Paris’ten Kadıköy ile ilgili kartpostal toplamaya başlamış. Neden Atina ve Paris ?

“Çünkü İstanbul’dan kovulan azınlık mensuplarının en çok gittikleri iki şehir burası. Yanlarında götürdükleri paha biçilmez hatıraları Atina ve Paris’te yok pahasına elden çıkarmışlar. Paris’teki eskicilerde Kadıköy, Moda ve Kalamış fotoğlarını görünce önce çok şaşırdım. Sonra sevinçle topladım.”

Seyhun Binzet’in elinde binden fazla kartpostal var. Sergi için elemekte zorlanmış. Sahip olduğu fotoğraflarla gurur duyuyor. Karpostalların “sansürsüz bir tarihi belge olduğunu” düşünüyor. Dileriz bu büyük hazine kitap olarak yayınlanır.

Binzet’in bir sonraki projesi ise Kadıköy’ün tarihi okullarını sergilemek.