BİZE MÜZE Mİ LAZIM YOKSA AVM Mİ ?

(Bu yazının ilk hali  9 Kasım 2016’da mürekkephaber.com’da yayımlanmıştır)

Nedim Gürsel, “Bana İtalya’yı Anlat” kitabında görmüş geçirmiş bir yazarın gözünden okurlarına İtalya’yı anlatırken, tüm ülkede büyük, tarihi binalar ve harika müzeler gördüğünü ama tek bir gökdelene rastlamadığını yazar.[1]

Beş yıl önce İtalya’nın yarısını gezdiğimde ben de hiçbir yüksek yapıya rastlamamıştım. AVM’ye benzeyen tek bir yapıyı sanırım sadece Milano’da gördüm. Buna karşılık ülkenin her yeri heykeller, çeşmeler, el değmemiş yapılar ve müzelerle doluydu.  

Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre Türkiye genelinde 392 adet müze bulunuyor. Bu müzelerin 192’si Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösterirken, 200’ü “özel müze” statüsünde hizmet veriyor. Türkiye’de en çok özel müzenin bulunduğu şehir ise bilindiği gibi İstanbul. Kentte 45 özel müze bulunuyor. İstanbul’u 35 özel müzeyle Ankara, 11 özel müze ile İzmir takip ediyor. Gaziantep ve Bursa’da 7’şer, Kütahya ve Aydın’da 6’şar, Eskişehir ve Çanakkale’de 5, Balıkesir ve Edirne’de 4, Malatya, Samsun, Muğla, Nevşehir ve Konya’da 3, Amasya, İçel, Kastamonu, Yalova, Kocaeli, Afyon, Şanlıurfa ve Antalya’da 2’şer, Bartın, Erzincan, Hakkari, Kayseri, Erzurum, Sakarya, Tokat, Düzce, Karabük, Kırıkkale, Zonguldak, Trabzon, Mardin ve Bayburt’ta 1 özel müze faaliyet gösteriyor.

Rakamlara bakınca özel müzelerin artış gösterdiğini görebiliyoruz. İnternet üzerinden gezilebilen İstanbul’daki “Kadın Müzesi” gibi müzeler bu rakamlara dahil değil. Ama aynı müzenin İzmir’de Konak Belediyesi tarafından açılan başarılı bir örneği var. 23 Ocak 2014’te açılan üç katlı müzede Türkiye’de kadın haklarına öncülük etmiş önemli isimlerin kıyafet ve masklarını, geride bıraktıkları hatıra eşyaları görebilir ve videolarını izleyebilirsiniz. Yeri gelmişken belirtmek gerekiyor, Konak Belediyesi, hizmete açtığı 5 butik müzeyle diğer belediyelerimiz arasında hatırı sayılır bir yere sahip. Kutlamak gerekiyor.

Tüm Türkiye’de özel ve kamu dahil toplam 392 müze var. Bu sayı ağır bir artış ivmesi izliyor. Oysa alışverişe tapınma alanları olan AVM’lerin sayısı füze hızıyla artıyor. Halihazırda 350 olan AVM sayımızın, çok yakın gelecekte müze sayımızı geride bırakacağından emin olabiliriz.

Bizde 392 müze bulunurken ABD’deki müze sayısı ise 18 bin. Bira müzesi’nden tutun da saç müzesi, ayakkabı müzesi, kalem-kağıt müzesine kadar her şeyin müzesini açmış Amerikalılar. Avrupa için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Sadece Londra’da 300’den fazla müze var, yani tüm Türkiye’nin müze sayısına yakın. Berlin’deki müze sayısı 180. Yaşayan bir müze olan Paris’ten bahsetmeye bile gerek yok.

Türkiye’de son yıllarda özel müze sayısının arttığını söyledik. Ama bu durum müze sayısının ve çeşitliliğinin yeterli olduğu anlamına gelmiyor. Daha farklı, yaratıcı müzelere ihtiyacımız var. Modern Sanatlar Müzesi ve Şehir Müzesi sayısının mutlaka artırılması gerekiyor. Eskişehir yakın zamanda Odunpazarı Modern Sanatlar Müzesi’nin açılışını yaptı. Galataport inşaatı yüzünden taşınmak zorunda kalan İstanbul Modern sanatseverlere geçici olarak Beyoğlu’nda hizmet veriyor. Ankara’da CER Modern büyük bir açığı kapatmış durumda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eski yönetimi yeni müzeler açacağını duyurmuştu. Bunlar: Şehir Müzesi, Modern Sanatlar Müzesi, Tekfur Sarayı Müzesi, Anemas Zindanları İşkence Müzesi, Kadıköy Gazhane Enerji Müzesi, Yenikapı Arkeoloji Müzesi, Tasavvuf Müzesi, Haliç Tersanesi Bilim ve Teknoloji Müzesi ve 15 Temmuz Şehitleri Müzesi.

Bunlardan bazıları açıldı. Yapımı devam eden projelerden en büyüğü, 38 bin metrekare alana yayılacak olan İstanbul Kent Müzesi. Topkapı Şehir Parkı’nda inşa edilen bu müzede İstanbul’un tarihi 8 bin 500 yıl öncesinden başlayarak anlatılacak.

İstanbul sadece biz Türklerin yaşadığı bir kent değil elbette. Türkler bu kentte 1453’ten beri var. Kurulacak yeni müzede Türklerden önce hüküm sürmüş tüm medeniyetler tanıtılacak. Geçmişiyle barışık olan ve eski medeniyetlere de kucak açan bir müze daha evrensel olacaktır. Yaşadığımız topraklarda bizden önce var olmuş halkların geçmişi bize ağır bir sorumluluk yüklüyor ve bu sorumluktan kaçarak, tarihe ırkçı bir bakışla yaklaşarak gerçek  dünyayı temsil edebilecek eserler ortaya koyulamaz.  

İstanbul’a gelen bir yabancı, her yerde karşısına çıkan irili-ufaklı AVM’lerden değil Ayasofya’dan, Sadberk Hanım Müzesi’nden, Yedikule’den, Topkapı’dan, Masumiyet Müzesi’nden, Rahmi Koç Müzesi’nden, Florya Atatürk Köşkü’nden, Oyuncak Müzesi’nden etkilenecek ve bunların fotoğraflarını çekecek. Bu müzeler başka hiçbir yerde yok.

İstanbul Belediyesi’nin yeni müzeler açma projesini desteklediğimi belirtirken, özel sektörün yeni müzeler açması için daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini özellikle belirtelim.


[1] Nedim Gürsel. “Bana İtalya’yı Anlat” Doğan Kitap. Mayıs 2016. s.166