FAŞİZMİN MUTFAĞI

(Bu yazı 19 Aralık 2018’de mürekkephaber.com’da yayımlanmıştır)

Söylediklerimizde sürekli haklı çıkmak ne acı bir durum” demişti İlhan Selçuk bir söyleşisinde.

Şener Şen ve arkadaşlarının sergilediği Zengin Mutfağı adlı oyunu izlerken aklıma bu geldi.

İlk kez 1978 yılında sahnelenen Zengin Mutfağı, o yıllardan bu yana Türkiye’de siyasi ve toplumsal olarak çok fazla bir şeyin değişmediğini acıklı bir durum olarak ortaya koyuyor. Bunda  en büyük pay, hiç şüphesiz oyunun yazarı Vasıf Öngören’e ait.

Zengin Mutfağı ilk kez oynandığında sahnede ve başrolde yine Şener Şen vardı.

Başar Sabuncu’nun yönettiği oyun İsmet Küntay Tiyatro Ödülü başta olmak üzere çeşitli ödüller kazanmıştı. Oyun 10 yıl sonra aynı ekip tarafından sinemaya da uyarlandı. Filmde mutfağın görmüş geçirmiş aşçısı Lütfü Usta’yı canlandıran Şener Şen’e Nilüfer Açıkalın, Oktay Korunan, Gökhan Mete ve Osman Görgen eşlik etmişti.

Şimdi ise tiyatro sahnesinde Şener Şen’in yanında başka başarılı oyuncular var. Hizmetçi kız rolünde Gizem Ergün, onun nişanlısı Selim rolünde Onay Kaya, Seyfi rolünde Uğur Arda Başkan ve Ahmet rolünde Kutay Sandıkçı oynuyor. Hepsi de rollerinin hakkını veriyor. Oyunun yönetmeni ise Şener Şen ile birlikte Doğu Yaşar Akal.

Şener Şen, kendisine çok yakışan görmüş geçirmiş bir Anadolu ustasını canlandırırken aslında bir mutfak dekoru içinde Türkiye’yi anlatıyor.  

Arka planda Türkiye tarihinin en büyük işçi hareketi sayılan Haziran 1970 olayları yaşanıyor. Evin sahibi olan Kerim Bey’e hizmet etmekten ve bir gün sınıf atlayıp evden ayrılmaktan başka bir şey düşünmeyen ev personeli yaşanan olaylardan etkileniyorlar. Hizmetçi kızın sözlüsü ekonomik zorluklardan ötürü eve sığınır ve solcu bir işçiyi polise ihbar ettiği için Kerim Bey tarafından himaye edilir. Radyoda yükselen sıkıyönetim duyuruları bize 12 Mart muhtırasının yaşandığını haber verir. Darbenin ardından tüm yurtta büyük bir tutuklama furyası başlar. İşçiler, sendikacılar, öğretim üyeleri, yazarlar ve öğretmenler tutuklanır. Binlercesi işten atılır. Tüm özgürlükler askıya alınır. Artık tek bir ölçü vardır: ‘Ya bizdensin ya onlardan.’

Türkiye’de acı olaylar yaşanırken evin bahçesinde bulunan Kerim Bey’in cins köpekleri yaklaşan herkese saldırır. Lütfü Usta hem evin mutfağıyla hem de patronun köpekleriyle uğraşmak zorundadır. Zengin Mutfağı yavaş yavaş başka bir şeye dönüşmüştür. Üstelik Kerim Bey’in işbirliği yaptığı cuntacıların faşist yardakçıları da  mutfağın içindedir. Hizmetçi kızın nişanlısı Selim karşı tarafın bir tetikçisi haline gelmiştir.  Lütfü Usta hem tetikçileri hem de dışarıda hiç susmadan havlayan köpekleri doyurmaktadır. Kerim Bey’in mutfağına yıllarını veren Lütfü Usta, bir gazete haberiyle her şeyi fark ettiğinde evden ayrılmaya karar verir.

Anımsatmakta yarar var: Zengin Mutfağı 1978’de ilk kez sahnelenirken Fatih Şehir Tiyatrosu’na bombalı bir saldırı düzenlenmişti. Aynı oyun 2012’de yeniden sahnelendiğinde bazı seyirciler tarafından protesto edilmişti.

Çünkü Türkiye’deki bazı mutfaklarda faşizm hala pişiriliyor.   

Sanırım yiyen oldukça da pişmeye devam edecek.