İMPARATORLUK DOKTORU BERNARD

(Bu yazı 19 Mart 2020’de halimiz.com’da yayımlanmıştır)

Günün birinde Osmanlı Sultanı’nın hizmetine gireceği genç Karl Ambros’un aklına hiç gelmemişti.

1808’de  Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Bohemya’nın Starkenbach köyünde doğan Karl Ambros, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. 1838’de tezini verdi ve doktor oldu.

Ambros’un büyüdüğü toprakların doğusunda, bir zamanlar Avrupa’yı korkutan bir imparatorluğun başkentinde mukim, Osmanlı Sultanı İkinci Mahmud, gerileyen devletini yeniden ayağa kaldırmak için reform üzerine reform yapıyor, Batılı standartlara sahip yeni okullar açıyordu. Sultan, ülkenin zihniyetini tamamen değiştirebilmek için yolun eğitimden geçtiğinin farkındaydı ve bu amaçla Avrupa’dan öğretmen, doktor ve asker getirtiyordu.

Avusturya Devleti, saygıdeğer müttefiki Osmanlı’nın ricsını kırmadı ve eczacı Anton Hoffman ile doktorlar Jakob Neuner ile Karl Ambros Bernard’ı resmi görevli olarak İstanbul’a gönderdi.

Karl Ambros henüz yeni doktor olmuştu. Resmi görev kendisine iletildiğinde iki arkadaşıyla birlikte yanlarına eczacılık ve tıp kitaplarıyla birkaç valiz dolusu ilaç ve sağlık malzemesi alarak Viyana’dan yola çıktılar. Karl Ambros ve arkadaşları göreve başladıklarında 1838 yılı henüz sona ermişti.

İstanbul’da yapacakları iş belliydi: Yeni kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi yeniden organize edecekler ve yüksek standartlarda bir okul haline getireceklerdi. Dr. Karl Ambros Bernard resmi görevinin yanında muayenehanesinde özel hasta bakabilecekti.

Bir sene sonra arkadaşı Dr. Neuner ülkesine döndü. Genç Bernard İstanbul’da kalıp çalışmaya devam etti. 1840 yılında güzeller güzeli Katharina von Klatze ile evlendi. İşinde gösterdiği titizlik sayesinde kısa zamanda sevilen bir kişi oldu. Bazı günler yoksul halk için ücretsiz kabuller yapıyor ve durumu ağır olanları ücretsiz bakılmak üzere hastaneye gönderiyordu. 

Okulda mükemmel bir kimya laborotuvarı ve botanik bahçesi kurdu ve eksikliği duyulan tüm kitaplar için büyük bir kütüphane açtı. İstanbul’daki kısa hayatında dört ayrı kitap yazdı ve imparatorluğun tıp literatürüne katkıda bulundu. 

Öğrencilerin mezun olmadan önce kadavra üzerinde çalışmasını sağladı. Bunlar o zamana kadar görülmemiş şeylerdi.

Karl Ambros Bernard’ın yönettiği okul ilk mezunlarını 1843’te verdi. Diploma törenine yeni padişah Abdülmecid de katıldı ve Dr Bernard’ı kutladı.      

Eşi ve dostları Dr. Bernard’ın mezuniyet töreni sırasında zaman zaman öksürdüğünü gördüler. Son günlerde halsizleşmiş ve öksürük nöbetleriyle sarsılır hale gelmişti. Karl başlangıçta bunu yorgunluğa verdiyse de bir hekim olarak ciddi bir durumla karşı karşıya  olabileceğini seziyordu.

Mezuniyet töreninden sonra dinlenmek için Viyana’ya gitmek istediyse de bunu yapamadı. Ateşlenmişti ve artık hastaneye yatması gerekiyordu. Muayenehanesini geçici olarak kapattı. Vereme yakalandığını öğrenen hastaları onun için dua etmeye başladı. 

Osmanlı halkının sağlığını düzelten bir doktor olarak çok sevilen Karl Ambros Bernard henüz 36 yaşındayken öldü. Haber, hem sarayda hem de İstanbul halkında büyük üzüntü yarattı.

2 Kasım 1844’te hüzünlü bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.

Türkiye’de modern tıp ve eczacılık eğitimini başlatan bu hayırsever doktor, Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki Santa Maria Draperis Kilisesi’nde yatmaktadır. Acılı eşi tarafından yaptırılan mezar taşında  “fakirlerin onun arkasından ağladıkları” yazılıdır.

Tıp öğrencilerinin, doktorların ve şifa bulan her hastanın ona teşekkür borcu vardır.