MONTAIGNE’İ YENİDEN OKUMAK

(Bu yazı 27 Mayıs 2021’de oggito’da yayımlanmıştır)

Kütüphanemdeki Denemeler’in arkasına Ağustos 1988 tarihini attığıma göre Montaigne’i ilk okuduğumda lise öğrencisi olmalıyım. O zamanlar Cağaloğlu’nda bulunan Cumhuriyet Gazetesi’nin yanında bulunan Cumhuriyet Kitap Kulübü’nden (CKK) satın almıştım. (Arkasında KDV dahil 4 bin lira yazıyor). Harçlıklarımdan biriktirdiğim parayla her ay düzenli olarak ziyaret ettiğim ve rafları arasında kendimi kaybettiğim bir yer olmaktan öte  genç bir okur-yazar olarak kendimi yazın dünyasının bir parçasıymışım gibi hissettiren bir yer olduğu için de seviyordum orayı.   

Satın aldığım Denemeler, Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisiyle Cem Yayınları’ndan yayımlanmış. Kitabın dört önsözünden ilki 1940 yılında yazılmış sonra farklı baskılar için yeni önsözler eklenmiş. Eyüboğlu’nun seçkisi ilk günden bu yana hiç eskimeden ve aynı istençle okunuyor. [1]

Otuz üç yıl aradan sonra Montaigne’i (bu kez İş Bankası Yayınları’ndan) yeniden satın aldım ve baştan sona bir kere daha okudum. Bunca zamandan sonra kitapla yeniden buluşmak eski bir dostla görüşmek gibiydi. Hepimizin üstadı ve deneme türünün kurucusu Michel de Montaigne  elimde ve evimde bir kez daha canlandı,  her zamanki muzipliğiyle elimden tutup bana yol gösterdi. [2]

Onu ilk kez okuyor gibiydim. Dahası o ilk kez yazıyormuşçasına anlatıyordu. Yaşamaktan ve çalışmaktan bahsettiği denemesinde doğanın kurallarını anlatırken, Sezar ve İskender’in hayatını örnekliyor.

Aşktan söz ettiği yazısında cesurca cinselliğimizi, sevişmelerimizi yazıyor ve soruyor: “Bir arayın da bulun bakalım bu iş bilgece ve edepli bir şekilde nasıl yapılabilir ?”

Bizi en sevdiği dostu Etienne de la Boetie ile tanıştırırken in iyi arkadaşlıkların farklı karakterlerden doğduğunu ne güzel vurguluyor: “Onu niçin çok sevdiğimi sorarlarsa ancak şöyle anlatabilirim: Çünkü o, o idi, ben de bendim.”

Erdem der Antisthenes, kendi kendisiyle yetinir. Ne kurallara başvurur, ne laflara, ne gösterişlere. Montaigne de aynı düsturla yazmış yazılarını. Erdemli bir hayat yaşamış ve gösterişten kaçınmış. Yükseklerde gözü olmamış ama ait olduğu sınıfta  başka türlü davranmadan yaşanamayacağının farkında olmuş. Bordoeux doğumlu olmasına rağmen Paris’i daha çok sevmiş. “Beni Fransız yapan bu büyük şehirdir” diyor denemelerinde.

İnsan tabiatından öyle ustalıkla anlatıyor ki 16.yüzyıl dünyası ile 21.yüzyıl dünyası arasında insan davranışları, ihtiyaçları ve öncelikleri arasında pek büyük farklar olmadığını öğreniyoruz ondan. Hepimizin doğa karşısındaki güçsüzlüğünü, gerçekler karşısındaki acizliğimizi ve ölüm karşısındaki çaresizliğimizi anlatır. “Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.”

Montaigne bilgedir. Talihin şansla değişmeyeceğini bilir ve çalışmanın şans doğuracağının da farkındadır. Montaigne hem filozoftur hem filozoflarla arkadaştır. Ne demiş Seneca: “Kötülük etmeyi istememek başka, bilmemek başkadır”   

Montaigne’in satırlarında gençliğimi, okuma heyecanımı, uykusuz gecelerimi anımsadım. Sayfaların üst ve alt boşluklarına aldığım notlarla karşılaşmak, sıkça yaptığım gibi zamanı yeniden düşündürttü. 1988’de altını çizdiğim satırları tekrar işaretlediğimi fark ettim. Ama geçmişte heyecan duyduğum bazı cümlelerini atladım.  Onaltıncı yüzyılda yazılmış bir kitabın yeni baskısını elimde tutarken edebiyatın ölümsüzlüğünü güçlü bir şekilde hissettim. İnsanı insan olarak değerli yapan her şeyin hiç değişmeden kaldığını gördüm. Yazının ve insanın evrenselliği işte budur.

Ne demiş Lucretius, “bizden önce geçmiş zamanları düşün. Bizim için onlar yokmuş gibidir.”

Fiziken yok gibi oldukları doğrudur. Ama Montaigne gibi nice yazarlar yazdıklarıyla ölümsüzdür. Ben bu ölümsüzlükle, edebiyatı edebiyat yapan tüm yazarlarla sürekli olarak ve büyük bir keyifle yüzleştiğim gibi otuz üç yıl sonra yeniden yüzleştim. Onlarla ölene dek yüzleşmeye devam edeceğim.

Michel de Montaigne 1533 yılından beri yaşıyor.


[1] Montaigne “Denemeler” Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu. Cem Yayınevi. İstanbul. 1987

[2] Montaigne “Denemeler” Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu. Türkiye İş Bankası Yayınları. İstanbul. 2020