SAMSATLI LOUKİANOS

(Bu yazı 24 Mayıs 2022’de mürekkephaber’de yayımlanmıştır)

Bu toprakların bir aydını olan Lukianos Adıyamanlıdır. MS 2. yüzyılın ortalarında Suriye’nin Kommagene vilayetinin bir kenti olan Samosata’da doğdu. Samosata’ya bugün Samsat diyoruz. Samsat’ta onun için dikilmiş bir heykel, onun adını taşıyan bir cadde yoktur. Oysa Samsat Kaymakamlığı resmi sitesinde ondan “hemşehrimiz” diye söz eder ki doğrudur. Adıyaman’da Lukianos’un adına yaptırılan bir park var. Görünce hem şaşırmış hem de sevinmiştim. Bizim Lukianos gibi nice Süryani, Romalı, Hititli, Sümerli, Mezopotamyalı, Frigyalı hemşehrimiz vardır. Mesele bunun farkına varıp bu toprakların kültürel zenginliğini hissetmektir. 

Samsatlı Lukianos bir filozoftur. Anadili Süryanice olmasına rağmen eserlerini Yunanca yazmıştır. Bir süre Antakya’da avukatlık yapmıştır. Sonra felsefe merakıyla Atina’ya gitmiştir. Orada konuşmuş ve yazmıştır. Dönemin yerleşik felsefe ustalarını eleştirmiş ve düşman kazanmış. Ancak konuşmak ve yazmak ona para kazandırmadığı için Mısır’a gidip devlet hizmetine girmiş. 192 yılında öldüğü sanılıyor. Lukianos’un hayat hikayesi günümüzdeki aydınların hayat hikayesine benziyor. Yapıtlarının çoğu konuşur gibidir ve eğlencelidir. En bilinen eserleri Tanrıların Konuşmaları, Gerçek Bir Öykü ve Dalkavukname’dir.

İlk Bilim Kurgu öyküsü

Lukianos Gerçek Bir Hikaye adlı  eserinde kendinden önce yaşamış olan Hellen yazarlara sataşır. Bu sataşmalarını ustaca kurguladığı fantastik dünyası içerisine yerleştirir. Loukianos, kurgusunda Hellen felsefe okulu öğretilerini hicivle karışık aktarır. Böylece yazar özet niteliğinde felsefe dersi vermiş olur. Gerçek Bir Hikaye’yi dünya edebiyatında özgün ve değerli kılan özelliği, bilim kurgu türünün bilinen en eski örneği olmasıdır.

Öykünün yazılış amacı olmadık olaylarla dolu seyahatnameleri yermek olsa da, bazı yönleri onu bilimkurgunun ilk örneği saymamıza sebep olur. Tanrılar veya büyücüler değil de, sıradan ama maceracı insanlar, bir imkânsızı başarmaya çalışırlar; kendi istek ve iradeleriyle yola çıkarlar ve bunun için teknolojiyi kullanırlar. Eski Yunan’da en hızlı araç gemi olduğundan, ay yolculuğu da bildiğimiz yunan gemilerinden biriyle yapılır. Bugün bile uzaya çıkan araçlara “uzay gemisi” demiyor muyuz ?

Geminin mürettebatı, Olimpiyatlarda yarışmış 50 atletten oluşmaktadır. Ekibin bu yolculuğu gerçekleştirmekteki amacı ‘denizlerin ve okyanusların sınırına ulaşmak ve öte tarafta yaşayan insanları görmektir.

Yolculuk tatlı bir rüzgârla başlar, ancak ikinci gün hava bozar. Tam 79 gün boyunca fırtınada savrularak ilerler, sekseninci gün bir hortuma yakalanırlar. Tam bir hafta boyunca bu seferde gökyüzünde savrulurlar ve sonunda küre şeklinde, ışıklar saçan tuhaf bir adaya varırlar. Bu ada da hayat belirtileri vardır; toprağı işlemesini bilen insanlar barınmaktadır. Gece olduğunda altlarında yer küre belirir ve böylece maceraperest kahramanlarımız ayda olduklarını anlarlar.

Loukianos’un uzay macerası Jules Verne’nin 1865 yılında yayımlanan Ay’a Seyahat romanına esin kaynağı olmuştur. Lukianos’un açtığı yol Star Wars’a kadar uzanacaktır.

Dalkavuklar

Onun Türkçe’de yayınlanan son kitabı 2016’da yayımlanan Dalkavukname adlı kitabıdır.

Lukianos, kitabın kahramanı olan Dalkavuk’un dilinden dalkavukluk mesleğini öyle anlatır ki, insanın ona hak veresi gelir. Dalkavukluğa sebep olan ruhsal süreçlerin temelinde birey olamamak, kişinin iradesini yöneten çıkarcılık olsa da aslında her dalkavuk erdemleri yok sayan, onurunu bir ücret karşılığı satan insandır. Dalkavuklar kime hizmet ederlerse etsinler gerçek bir birey değildir. Kitaptaki tanıtım metninde dendiği gibi her dalkavuk, davranışlarıyla gerçeği yok sayıp yerine makam, servet ve gücü koyar. İktidar sahibi olan kişilerin egosunu besleyerek varoluşunu onları kutsayarak gerçekleştirir. İktidar değiştikçe dalkavuğun efendisi  de değişir. Tıpkı günümüzde olduğu gibi.

Lukianos’un eserlerinin Türkçe’ye kazandırılmasında büyük emeği olan Nurullah Ataç’ın anısına saygıyla.