SANAT FAKİRİ BELEDİYELER

(Bu yazı 21 Şubat 2017’de mürekkephaber.com’da yayımlanmıştır)

Türkiye’deki tüm belediyeler kültür ve sanat faaliyetleri düzenliyor veya destek oluyor. Belediyelerin yayımladığı aylık bültenlere bakıldığında bunu görürsünüz.

Sohbet toplantıları, sergiler, konserler, tiyatro ve film gösterimleri.  Bu gösterilerin büyük bölümü izleyicilere bir sosyal proje olarak yani ücretsiz olarak ulaşıyor. Kuşkusuz sanatsal bir etkinliğin ücretsiz olması onun sanatına gölge düşürmez. Ama belediyelerin düzenlediği veya “buyur ettiği” sanat olaylarına atılacak toplu bir bakış, Türkiye’deki belediyelerin büyük çoğunluğunun aslında “kültür-sanat fakiri” olduğunu gösteriyor.

Nedeni çok açık: Türkiye’de her konuda olduğu gibi belediyelerin de sanata bakışı büyük ölçüde siyasi. Belediye hangi siyasi görüşün elindeyse o görüşe yakın yorumcular çağrılıyor, o partiye yakın şarkıcılar, türkücüler konser veriyor ve yine o siyasi görüşe yakın olduğu bilinen tiyatro gruplarına sahneler açılıyor. Bu kişilerin sanatçı olup olmadığı bir yana, çoğunun kamuoyu tarafından tanınmadığını söylemeye sanırım gerek yok.

Belediyeler bu yolla hem siyasi kazaya uğramadan istediği mesajları “kendi sanatçılarının” ağzından vermiş oluyor hem de kendi kitlelerinin duymak istediklerini duyurarak onları bir güzel memnun ediyor. Sanatın sorgulayıcı, eleştirici ve düşündürücü yanı kimin umurunda ki?

Parti veya il adı vermeye gerek yok; bırakınız Anadolu’daki bir il veya ilçe belediyesini, İstanbul’un büyük bir ilçesinin sanat takvimine bakınca vatandaşa kültür-sanat diye sunulan etkinliklerin çoğunun sanatla uzaktan yakından ilgisi olmayan faaliyetler olduğu dikkatli bir göz tarafından görülecektir. Belediyelerimizin çoğunun sanattan anladığı şeyler  Anadolu’da ‘zanaat’ olarak tabir edilen uğraşılardan başkası değil. Oymacılık, tezhip, minyatür, ebru, kakmacılık, hat, dokumacılık, bakırcılık, oyacılık, çömlekçilik, dikiş-nakış gibi işler için kurslar açılıyor, sergi ve etkinlikler düzenleniyor.  Bazı belediyelerimizin aklına sanat deyince sadece geleneksel Türk el sanatları geliyor.

Hiç kuşku yok ki geleneksel sanatlarımızın yaşatılması çok önemlidir, bu konuda farklı düşünmemiz mümkün değil. Ancak sanata sadece bunlardan ibaretmiş gibi bakmak, belediyelerin sanat politikalarına yön verenlerin ufuklarının ne kadar dar olduğunu yahut sadece siyasi görüşlerden ibaret olduğunu ortaya koyuyor.

Dünyanın her yerinde kültür-sanat deyince akla gelen başat dallar resim, heykel, müzik, görsel sanatlar, video, edebiyat ve şiirdir. Bugün Türkiye’de kaç belediye çağdaş sanatlarla ilgileniyor bilmiyorum. Kaç belediyemiz sergi salonlarını bir soyut heykel sergisine tahsis eder bilmiyorum. Kaç belediyemiz bir video enstalasyon etkinliği düzenler, kaç belediyemiz bir bienale ev sahipliği yapar bilmiyorum. Belki hayal gücümüzü kullanmalıyız.

Belediyelerimizin hali ortada. Gerçek sanata destek vermek , gerçek sanatçıları davet edip (görüşüne katılsın veya katılmasın) onları halkla buluşturmak sosyal bir belediyeciliğin asli görevidir.

Bu görevi layıkıyla yerine getiren kaç belediyemiz var siz söyleyin.

(*)- mürekkephaber.com  21 Şubat 2017