YAŞAR KEMAL’İN KALEMİNDEN “TROLLER”

(Bu yazı 28 Mart 2023’te oggito’da yayımlanmıştır)

“Ahlak mı ? Bir insan bu kadar pis bir şekilde küfrederse o insan ahlaklı mı ?” diye sormuş Yaşar Kemal, 1962 yılında yazdığı bir yazıda. [1]

Tüm yaşamı boyunca yazdığı yazı ve romanlarda güçlüye karşı haklıyı savunan büyük usta, çeşitli dergi ve gazetelere verdiği röportajlarda da aynı düsturla konuşmuştur. Türkiye’de iktidara yakın basın organlarının farklı düşünen tüm muhaliflere akla hayale gelmeyecek çirkinlikte ve uydurma haberlerle saldırdığını örneklerle anlatan Yaşar Kemal, günümüz  Türk medyasını tarif ediyor sanki. Yayın dünyasına çöreklenmiş gericilerin beğenmediği herkesi “vatan hainliği” ile suçladığını kaydeden yazar, sağcı iktidarlardan güç alan bu zihniyetin ağızlarından vatan, millet ve ahlak sözcüklerini düşürmediğini belirterek şöyle yazıyor:

 “Nedir ahlaksızlık ? Birincisi yalan söylemek öyle mi ? Bu adamlar baştan başa yalan söylüyorlar, insanlara inanılmaz çamurlar atıyorlar. Bu adamlar sabahtan akşama kadar insanları kötülüyorlar. Bir insan bu kadar pis bir şekilde küfrederse o insan ahlaklı mıdır ?”

Yaşar Kemal bu çevrelere “çamurcular” adını takmıştır.

Düşünceyi düşünce gücüyle yenemeyen, kötü ve zayıf kişilerdir bunlar. Sadece kendi çevrelerinde muhatap bulabilen, yeteneksiz ve uygarlık düşmanıdırlar. Günümüzde iktidara yakın sosyal medya gruplarında toplanan vazifelendirilmiş trollere çok benzemektedirler. Şöyle yazıyor:

“Çamuru insanları vurmak için atıyorlar. Başka türlü güçleri yetmiyor. Karşılarındaki insanı yenecek ellerinde hiçbir çareleri yok. Öfkeye kapılıyorlar, kin bağlıyorlar, atıyorlar çamuru. İlkel bir toplumda en çok tutan şey çamurdur. Çünkü ilkel insan bir işin enini, boyunu düşünemiyor. Düşünemeyince atılan çamuru hemen kabul ediyor. Bu yüzden toplumda görevi çamurculuk olan kişiler çoğalıyor.”

Yaşar Kemal sanki bugünü anlatıyor. Türkiye’de belli kişilerce beslenen ve yönlendirilen çamurcuları yani trol ordularını tarif ediyor. Bunların nasıl çalıştığını biliyoruz. Hedef kişi veya kurum önce sosyal medyada trolleniyor yani yüzlerce-binlerce mesajla paralize ediliyor. Bu saldırıdan sonra aynı çevrenin medya organları bunu haberleştiriyor. Ardından  savcılar  soruşturma başlatıyor. Trol ordusunun yani çamurcuların görevi böylece tamamlanmış oluyor.

Yaşar Kemal’ın 1962’de yazdığı bu yazının günümüzle olan benzerliği hem şaşırtıcı, hem de  Türkiye’de çamurcuların her dönem varolduğunu göstermesi bakımından üzücü.

Yaşar Kemal, özellikle sağcı-gerici çevrelerin suçlamalarını örneklerle anlatırken kendisini komünistlik ve Sovyet casusluğuyla suçlayan bu kişilerin gerekçe olarak H harfini göstermesiyle inceden alay ediyor:

“İnce Memed adında bir romanım var. Orada Mehmet dememişim de Memed demişim. İşte bu H harfini düşürmem komünistlikmiş. Herhalde bu H harfinde komünistliğe ait bir şey var da biz bilmiyoruz. Belki de bu H harfinin gizini CIA’den öğrenmişler de bize söylemiyorlar. Var, var bu H harfinde bir komünistlik var.” [2]

Yaşar Kemal, aynı gerici çevrelerin, kitaplarının birkaç dile çevrilmesinin, ödüller almasının nedeni olarak onun solculuğunu gösteriyor olmalarına da değiniyor :

“Hani benim kitaplarım birkaç dile çevrildi ya, onun için de bir sürü yalan. Yok beni komünistler tutuyormuş da… Yok beni Yahudiler tutuyormuş da… Yazar olarak hiçbir değerim yokmuş da…”

Neredeyse aynı suçlamaların günümüz Türkiyesinde başka yazarlar için de  (örneğin Orhan Pamuk) yapıldığını anımsamamak mümkün değil.

Başka örnekler de veriyor Yaşar Kemal. Memleketi Kadirli’de bir kahveye oturup yanında taşıdığı radyoyu dinlemesi belki inanmayacaksınız ama onun casusluğuna yorulmuş.

Bir köy ağası olayı şu sözlerle anlatıyor:
“Geçende kasabaya geldi. Elinde bir radyo vardı. Buradaki herkes gördü. Böyle bir adamı nasıl yaşatırlar ? Böyle bir adam nasıl yazar olur da gazetelerde yazı yazar ? Hem de buraya elinde radyoyla geliyor, memleketin neyi var nesi yoksa düşmana bildiriyor, hem de yazar oluyor.”
Yaşar Kemal’den önce ve sonra da Türkiye’de nice gazeteci-yazar casuslukla suçlandı ve suçlanıyor. Çamurcular-troller hiç boş durmuyor. 

Birbirini sürekli olarak alttan çeken, çamur atan kıskanç bir toplumdayız. Siyasi iktidara yaranmak uğruna, düşünen ve üreten insanlara yapılanın bini bir para. Üstelik bunu sadece gerici çevreler değil devletin organları da yapıyor kendi hesabına. Yaşar Kemal geçmişte aynı çevrelerce linç edilmeye çalışılmış yazarlarımızdan biri. Hiçbir zaman geri adım atmamış, inandığı yoldan dönmemiş bir yazar. Kendi deyimiyle “boynuna zil takılmış bir kurt” gibi açlığa mahkum edilmek istenmiş. Ama büyük usta her seferinde çamurcuları, trolleri ve gericileri yenip çıkmış.  

“Yazar çamura batırılır, güzel düşünceler, güzel sistemler çamura batırılır. Bir toplum ki çamur içinde kalmış. Güzel olan nesi varsa çamura batırılır. Çamurun altında kalmıştır bütün güzel şeylerimiz. Bir çamur deryası ki gırtlağa kadar içine batırmışlar hepimizi.”  

Geçmişin çamurcuları bugün trol ordusu olarak iş başında. Geçmişte Yaşar Kemal ve onun gibi aydınlarımıza yapılanlar bugün demokratlara, özgürlükçülere, insan hakları savunucularına, gazetecilere, yazarlara, bilim adamlarına ve tüm muhaliflere yapılıyor.

Çamurcuların sadece adı ve yöntemi farklı.

Yaptıkları iş aynı.


[1] Yaşar Kemal “Ne İstiyorlar” 2 Mayıs 1962. (“Baldaki Tuz” kitabından.) 6.Baskı. Yapı Kredi Yayınları..2016. s.96

[2] Yaşar Kemal “Memeddeki H Harfi Üzerine” 27 Haziran 1967. (“Ustadır Arı” kitabından) 10.Baskı. Yapı Kredi Yayınları. 2022. s.61