YAZININ GETİRDİĞİ ZENGİNLİK: AIGAI

(Bu yazı 23 Eylül 2022’de mürekkephaber’de yayımlanmıştır)

Tarihçi Heredot (MÖ 5) Aigai’nin bir Ege uygarlığı olan Aioller’in kurduğu 12 kentten biri olduğunu söyler. Aioller, kuzey Ege topraklarını sevmişler ve deniz kenarını tercih eden İyonların aksine Aigai’de olduğu gibi iç Ege’deki yüksek tepelere bile kent kurarak tarım ve hayvancılıkla zenginleşmeyi bilmişlerdir.

Aigai gerçekten zengin bir kentti. Bunun nedeni insanoğlunun yazı yazmaya duyduğu ihtiyaçtı. Kağıdın henüz bulunmadığı dönemlerde sözün yazıya dökülmesi papirüsler ve parşömenler sayesinde oluyordu. En kaliteli parşömen keçi derisinden yapılıyordu ve Aigai gibi yüksek ve kayalık bir araziye en uygun hayvan keçiydi.

Sürüler halinde keçi besleyen Aigaililer kentin hemen girişindeki işlik ve dükkanlarda konuk ettikleri yabancı tüccarlara işlenmiş veya ham deri satıyordu. Bu deriler hem giyinmek için hem de yazı yazmak için kullanılıyordu. Üstelik o dönem dünyanın en büyük ikinci kütüphanesinin bulunduğu Bergama’nın yeni kitaplar yazabilmek için parşömene ihtiyacı vardı. Aigai’den Bergama’ya yüksek miktarlarda deri satılıyordu.

Hayvancılık yaparak zenginleşmek ender görülen bir durumdur. Aigaililer bunu başarmışlardı. Bu duruma yazıya dayalı  kültürel bir zenginleşme diyebiliriz. Çünkü en kaliteli parşömenler keçi derisinden üretiliyordu. Aigai’deki kazı ekibiyle birlikte çalışan ODTÜ Öğretim Üyesi Doç.Dr. Evangelia Pişkin, kazılarda elde edilen hayvan kemiklerine baktığında Aigai’deki keçi popülasyonunun umduğundan çok daha fazla olduğunu belirtiyor. Zaten Aigai eski Yunanca’da “keçi” anlamına geliyor. Kent keçiyle öylesine bütünleşmişti ki hayvanların yüksek dağ yollarında kaymadan yürüyebilmesi için taşların üstüne küçük delikler açılmıştı.

Aigai kenti, Manisa’nın Yunusemre ilçesine bağlı Köseler köyünde bulunuyor. Etrafı Yunt Dağı ile çevrili. Kentteki ilk kazılar 1881 yılında Fransızlar başlamış ama coğrafi olarak zor bir konumda olduğu için fazla sürdürülememiş. Bugün bile ağır taş blokların kaldırılması için kente araç sokulması oldukça güç bir iş.

Türkiye topraklarındaki 12 Aiolis kentinin sadece birinde yani Aigai’de kazı var. Kazılara 2004 yılından beri katılan ve halen kazı başkanlığını yürüten Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yusuf Sezgin Aigai’ye tutkuyla bağlanmış bir bilim adamı. Onun anlattıklarını not alırken Aigai’de üretilen uygarlığın işaretlerine şaşırmadan edemiyoruz. Örneğin kentin hemen girişindeki mezarlıkta kullanılan lahit taşları, etleri daha çabuk çürüten bir taştan (sarcofagus) yapıldığını öğreniyoruz. Sözcüğün anlamı “et çürüten” demek. Kentin tüm önemli kişileri onurlandırıldıktan sonra sarcofagus taşından yapılan lahitlere gömülmüşler.

Tüm önemli Roma kentlerinde olduğu gibi büyük Aiolis kentlerinde de meclis binası, tiyatro, tapınak, jimnasyum (okul) ve agora binası bulunurdu. Aigai’de bunların hepsi var. Doç. Dr. Sezgin’e göre kent öylesine büyümüş ve zenginleşmiş ki Roma’ya verdiği yüksek vergi sayesinde sözü dinlenir  bir yer haline gelmiş. Öyle ki deriden alınan verginin sık sık değiştirilmesi üzerine Aigai kenti imparatora mektup yazarak durumun aydınlatılmasını istemiş. Akçeli işlerde Roma İmparatoru’na mektup göndermek her kent için mümkün değildir. Aigai bunu yapabiliyordu.

Kentin meclis binasında 2004 yılında yapılan kazılarda iyi durumda bir Hestia heykeli bulundu. İki metre yetmiş santim boyundaki heykel dünyadaki tek mermer Hestia heykeli olarak kabul ediliyor. Heykelin aslı yakın zamanda Manisa Müzesi’nde görülebilecek ve dünyada sergilenen tek Hestia heykeli olacak. Müze halihazırda kapalı tutuluyor.  

Her antik kentte olduğu gibi en yüksek noktada tapınak binası var. Athena’ya adanan tapınaktan geriye bugün fazla bir şey kalmamış. Çünkü tapınağın taş blokları hemen yakınlardaki Seyitler Köyü’ndeki caminin yapımında kullanılmış. Çok tanrılı bir inanışın tapınak taşları, tek tanrılı bir dinin ibadet mekanına dönüşmüş. Çevredeki başka köyler de kentin taşlarını kullanarak evler, binalar yapmışlar. İnşaat yapmak için hazır taşın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok.

Aigai kazıları heyecanla sürüyor. Kazılara Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Celal Bayar Üniversitesi’nin sağladığı ana desteğin yanı sıra Manisa Yunusemre Belediyesi, İzmir Aliağa Belediyesi de katkı sağlıyor. Bazı özel işletmeler de gözünü bu noktaya çevirmeye başlamış durumda. Kent ortaya çıktıkça daha çok tanınacak ve tarih meraklılarını kendisine çekecek. Aigai geçmişte kendisi için yarattığı zenginliği önümüzdeki yıllarda çevresine de yayacak.

Yusuf Sezgin ve öğrencileri bundan eminler.