NAKİYE ELGÜN

(Bu yazı 2 Kasım 2017’de halimiz.com’da yayımlanmıştır)

Nakiye Elgün’ün bir türlü yerli yerine oturmayan Türk eğitim sistemi için verdiği mücadeleyi hiç kimse vermemiştir. Onun kamu idaresini elinde tutanlarla yaptığı kavga bugün hala benzerleri görülen ve her defasında liyakat sahibi olanların mağlup olduğu kavgaları hatırlatıyor.

1882’de Sarıyer’e bağlı bir köy olan Rumelifeneri’nde doğan Nakiye Elgün, 1901 yılında Kız Muallim Mektebi‘ni bitirdi. Mezun olduktan sonra 1911 yılına kadar aynı okulda edebiyat öğretmenliği yaptı.

Öğretmenliğinin yanı sıra sosyal projelerle ve siyasetle yakından ilgilendi. İlk Osmanlı kadın örgütlerinden biri olan Teal-i Nisvan Cemiyeti‘nde katiplik görevinde bulundu. Girişkenliği ve parlak kariyeri dikkat çekiciydi. Maarif Nezareti (Eğitim Bakanlığı) kendisinden, eğitim kademelerini yenileme çalışmalarına öncülük edecek bir proje hazırlamasını istedi. Nakiye Hanım, bu isteği memnuniyetle kabul etti ve hemen çalışmaya başladı.

Öğretmenliği sırasında görmüştü ki çocuklar okul binalarının mevcut durumundan olumsuz etkileniyordu. Yanmayan sobalar, karanlık ve kalabalık sınıflar ve ailelerin yoksulluğu eğitimin en büyük düşmanıydı. Nakiye Elgün fiziki koşulların düzeltilmesini isteyen bir proje hazırladı. Kız öğrenciler başta olmak üzere tüm öğrencilerin elektriği olan, suyu akan, sıralarına beyaz örtü serilmiş geniş sınıflarda ders alması gerektiğini yazdı. Defteri ve kalemi olmayan öğrencilerin ailelerine bakanlığın yardım etmesi gerektiğini de ekledi.

Bakanlık Nakiye Elgün’ün projesini inceledi “çok lüks” bularak reddetti.

Nakiye Elgün Maarif’ten istifa ederek Evkaf Bakanlığı’na girdi. Ama eğitimden hiç kopmadı. Vakıf Mektepleri’nin ıslah edilmesiyle uğraştı. Kadın hakları konusunda çok iyi anlaştığı Halide Edip ile yakın arkadaştılar. Suriye Valisi Cemal Paşa’nın daveti üzerine 1916’da onunla Suriye’ye giderek Şam, Kudüs ve Beyrut’ta Türkçe eğitim veren kız öğretmen okullarının kurulmasına öncülük etti.  Ancak Maarif Nezareti burada da karşısına çıktı. Bakanlığın, bütün tedrisatı merkezileştirerek vakıf okullarını bakanlığa bağlaması üzerine görevden ayrıldı.

İstanbul’a döndü. Beyazıt’ta 1915 yılında Yeni Mektep adıyla eğitim veren bir okuldan çağırdılar. Mustafa Satı Bey okul müdürlüğünden ayrılmıştı ve çok sayıda öğrenci okulu bırakmıştı. Bu okul, Selanik’te kurulmuş Sıbyan Mektebi’nin devamıydı. Nakiye Elgün kapanma noktasına gelen okulu derleyip topladı ve kurumu 1917 yılında Fevziye Lisesi adıyla yeniden kurdu. Okul, Nakiye Elgün’ün yönetiminde o kadar başarılı oldu ki Beyazıt’taki konak yetersiz kalmaya başladı. Bunun üzerine daha büyük bir binaya geçmek için Fevziye Lisesi 1923 yılında Şişli’ye, Teşvikiye Karakolu’nun karşısındaki Naciye Sultan Konağı‘na taşındı.

Bugünkü Işık Lisesi ve Işık Üniversitesi’nin temelini oluşturan “Fevziye Mektepleri Vakfı” Nakiye Elgün’ün eseridir.

Herkese örnek olmaya çalışan bir kadındı. Kadının özgürleşmesinin eğitimden ve sosyal faaliyetlerden geçtiğine inandığı için ne eğitimden ne de sosyal projelerden vazgeçti. Görev aldığı Şehit Ailelerine Yardım Cemiyeti, Türk Tayyare Cemiyeti ve İktisat ve Tasarruf Cemiyeti gibi sivil toplum örgütleri onu siyasete hazırladı. 1930’da kadınlara belediye ve il genel meclislerine seçilme hakkı verilince öğretmenlikten ayrıldı ve İstanbul Belediye Meclisi’ne Beyoğlu temsilcisi olarak girdi. Meclis Daimi Encümenliğine seçilen ilk kadın oldu.

8 Şubat 1935 seçimlerinde CHP onu “mebus adayı” yaptı ve 5.dönem Erzurum milletvekili seçildi. Sonraki iki dönemde de Erzurum’dan milletvekili oldu.

Milletvekilliği sırasında kadınların ve çocukların durumuyla ilgilenmeyi bırakmadı ve bu alanda faaliyet gösteren yardım kuruluşlarında aktif olarak çalıştı. 1938’de Topkapı Fukaraperver Cemiyeti’nin başkanı oldu ve bu görevi ölümüne kadar sürdürdü.

23 Mart 1954’te İstanbul’da hayatını kaybetti. Osmanbey’deki bir sokağa ve doğduğu Rumelifeneri’ndeki bir parka onun adı verilmiştir.

Nakiye Elgün’ün eğitim için o zamanlar hayal ettiği çoğu şey bugün hala lüks olarak görülüyor.

Eğitimde fırsat eşitliği ve öğretim birliği hala yok. Kızlar hala bazı bölgelerimizde okula gönderilmiyor. Her şeyden önce, elektriği yanan, suyu akan, üstünde beyaz örtülü sıralar olan ferah ve aydınlık sınıflara bu ülkenin bazı bölgelerinde hala rastlanılmıyor.

Galiba bu ülkede artık Nakiye Elgünlere pek rastlanmıyor.